Yüreğim yanıyor yüreğim, kalemim ağlıyor!...Yüreğim yanıyor yüreğim!… Yüreğim yanıyor yüreğim!… Kalemim ağlıyor!... Yaş dediğin ne ki, gözden çıkan damlalar… Halbuki; benim yalnız gözlerimiz değil, tüm bedenim baştan başa, taa kanıma kadar yanıyor yanıyor yanıyor, ağlıyor… Hatta, tüm vücudum için için yanarken, her uzvum sızlayıp, için için ağlarken, elime tutuşturduğum kalemim bile, beyaz sayfaya dökülen sözcüklerle her harfin, hecelerin yan yana dizilişiyle İRFAN İRFAN,ERMİŞ ERMİŞ, diye diye ağlıyor ağlıyor ağlıyor...Nasıl ağlamasın; Bizim Yaşam Gazetesi’nde yan yana, can cana çalışırken, lokmamızı ekmeğimizi paylaşırken, bir haber için, yağmurda, çamurda, karda koşuşurken, her habere emek teri, yürek teri, kalem teri dökerken, o günleri unutmak mümkün mü? Yüreğim yanıyor yüreğim… Yüreğim yanıyor yüreğim… Kalemim ağlıyor!...Kalem de İRFAN’ım ERMİŞ’im diye diye ağlarsa ne yazılabilir Daha çok erkendi, şimdi değildi zaman, Derler ya, Dünya konup, göçülen bir han. Niceler gelip geçti padişah, han, sultan, Sıra sende miydi, dostum be İrfan!!!
BABAM Herkesin bir babası var, Belki köylü, belki işçi, belki memur. Olsa da elleri nasırlı, isterse çamur. O benim babamdır, benim babam… Hatta dilenci olsa bile, onu kınamam. Onu yadırgamam, o babam babam… Ne yaparsa, ailsi yavruları için, Onca hataların olsa bile, affeder suçun. Yarım kilo zeytin, bir kilo peynir getirmek, Bizi büyütüp beslemek, Kolay mı, kazanılır helal ekmek… Yalnız sözle olmaz ki, baba demek. Aslolan onu yürekten sevmek, Boynuna sarılıp babam babam babam demek..
|
210 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |