‘Sevgili dostlar, 30 Mart sürecine akıp giden suyun, ırmağın denize yaklaştığı gibi yaklaşırken, siyaset meydanının aktörlerine ve özellikle de, seçim süresince yerel basına da, önemli görev ve yoğun iş düşüyor.’ Düşüyor diyorum. Sanki  yerel basının önemi de yavaş yavaş daha iyi anlaşılmaya başlanıyor. O sözlerinin bazıları ve satırbaşları şöyle:

*-Yerel basın olmadan özgürlük olmaz

*-Yerel basın mütevazı mahallelerde yaşayanların,  sesini milyonlara duyuramayanların sesidir.

*-Yerel basın yurttaşlarımızın gündelik hayatına çok daha yakındır. Yerel basın mahallelerde, sokaklarda, hatta sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin daha etkin çalışması için itici bir güçtür.

*-Yerel basın milli mücadele yıllarında önemli görevler üstlenmiştir. Atatürk’ümüz yerel basını bir hazine adası olarak nitelemiştir

*-Yerel basın yurttaşlarımızla siyasetçiler arasında, yerel basın yurttaşlarımızla belediyeler, bakanlıklar arasında koordinasyon sağlanması açısından da son derece önemlidir.

*-İstanbul yerel basını dünyanın sesidir.

“Bu yazı 2014 Yerel seçimleri öncesi yazılmış yazımdan alınmış bir alıntıdır. Sevgili dostlar, yerel basına seçimden seçime verilen değer ve sözde önemseme, maalesef ki, kimi adaylar tarafından  seçim  sonrası unutuluyor. O allı, pulu cilalanmış sözcükler uçuyor. Hani Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz da, seçim öncesi şunları söylemişti:

*Partizanlık yapmayacağım. Adam kayırmayacağım. Rant çevresine boyun eğmeyeceğim. İnsanların ekmeğiyle oynamayacağım. Parti gömleğimi çıkarıp Silivri’nin başkanı olacağım…

*Kimsenin kimseden üstün olmadığı; dini, dili, ırkı ne olursa olsun herkesi kucaklayacağım. Silivri’nin huzurunu gönül belediyeciliği ile birleştireceğim…

*Şeffaf belediyecilikle, herkese kapımız açık olacak. Herkes kolayca girebilecek. Gönlümüzün kapısının da, herkese açık olacağı bir belediyecilik anlayışıyla, sizlerle kucaklaşarak elimi uzattım. Elimi havada bırakmayın…Evet Silivri halkı onun elini bırakmadı,onu başkan yaptı. Peki o ne yaptı? Parti gömleğiyle ayrıştırarak, hatta; değil kucaklaşma, maalesef bazı dost elini bile havada bıraktı.  

    O yüzler kızarmasın!

Değerli okurlarım;yarım asra yakın bir süredir yazıyorum.26-27 yıldan beri de bölgede, Bizim Yaşam Gazetesi’ni çıkarmaya çalışıyorum.

Çok belediye başkanları, çok siyasi kişiler gördük.

 Görüşlerimiz farklı olsa bile, hiç bir başkan bizleri ötekileştirmedi. Hele de Silivri-Selimpaşa’da ikamet ettiğimden Silivri’de zaten olmadı. Ben de her zaman gazetecilik ilkesiyle hareket ettim.Aspagaras heber asla yapmadım.“Bu adam yazarsa doğru yazar” dedirttim. Okuyucunun da, haberi yapılanın da inanıp güvendiği bir gazeteci olma özelliğine sahip oldum. Bundan da hep mutlu oldum, onur duydum. Mutlaka çok arkadaşım da değerlidir. Bu değerleri dışlamak, yok saymak, o arkadaşlarımızın değerini düşürmez. Yok sayanların değerini düşürür. Örneğin bir Erhan Kızılyar, bir Halil Erem Yerli ve benzerleri olmak kolay mı, sandın? Bunlar; yıllarca gazetecilik anlamında kalem teri, yürek teri dökmüş insanlar. Biz genel anlamda yerel gazeteciyiz. Yerel yöneticilerle, siyasilerle iç içeyiz. O yörede aynı havayı soluyor, aynı yaşamı paylaşıyoruz. Çoğu zaman yüz yüzeyiz. İşte önemli olan yüz yüze geldiğimizde, o yüzler kızarmasın…

                            MUTLU BAYRAMLAR DİLEKLERİMLE…