Halil Erem Yerli
halileremyerli@gmail.com
“ Bütün cihan Bilmelidir ki!”
30/04/2021 “ Bütün cihan Bilmelidir ki!” Sevgili dostlar; 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 101.Yılı’nı kutluyoruz. Ancak ne acı ki, eskiden
olduğu gibi, gerektiği gibi çok da coşkulu kutlama yapamıyoruz. Hele de, bir
yılı aşkın bir süreden beri devam eden bu pandemi yüzünden ise, hiç yapamıyoruz. Bir kurtuluşu ve bu kurtuluşun oluşumunu
sağlayan, hatta yok edilmek istenen bir ülkeden, yeni bir devlet oluşturan, O
Büyük Komutan ve dahi insan Mustafa Kemal Atatiürk’ü iyi anlamak gerek.Tarihi
iyi okuyanlar bilirler ki; Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros
Mütarekesi ve Sevr Atlaşması’yla; ordularımız dağıtılmış, silahlarımız
toplatılmış, ülkemiz sözde paylaşılmış, yurdumuzun önemli bir bölümü, tamamen
elimizden alınıyor. Vatanımızda, özgürce
yaşama hakkımıza son verilmek isteniyordu. Yüzyıllardır üzerinde yaşadığımız,
uğrunda can verip, kan döktüğümüz bu topraklarımız, düşmanlara teslim mi,
edilecekti?, Ve de biz bunu, kabul mu edecektik? ***** Türk milletinin böyle bir
yok olmuşluğu kabul etmesi, elbet ki mümkün olamazdı. İşte; 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkışıyla ve de önderliğiyle
buluşan, Anadolu halkı, Atatürk'ün öncülüğünde Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Amasya
Genelgesi, ardından da; Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. 1919'un 27 Aralık’ında Ankara'ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920'de de
TBMM'yi kurdu. Böylece de, yönetimi halkın iradesi oluşturdu. Ayrıca da,
Kurtuluş Savaşı'nın merkezi de Ankara oluyordu. ***** TBMM meclisi, yaptığı
toplantı ve görüşmelerde, yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. "Misak-ı Millî” sınırları içinde
vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü benimsendi. Ne olursa
olsun, düşmanla mücadele kararı alındı. Zor
da olsa, güç de olsa yavaş yavaş oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi.
Başarılar ise bundan sonra gelmeye başladı. Önce; Doğu'da Ermeni çetelerine
karşı başarı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve
II. İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar'a büyük
bir darbe indirilmiş oldu. Ancak, yenilgiye doymayan Yunan ordusu, yeniden saldırıya geçti. Bunun
üzerine Mustafa Kemal, şu meşhur sözü
söyledi: "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün
vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk
olunamaz " emrini verdi. Türk askeri, büyük bir
azim, irade, cesaret ve fedakârlıkla, bu karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül
1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699 Karlofça Antlaşması’ndan beri,
ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk Milleti’nin
savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe
geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından,
Mustafa Kemal'e "Gazi" unvanı ve de "Mareşal" rütbesi
verildi. Türk tarihinin dönüm
noktalarından biri olan Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı
tamamen yok etme kararı alındı. **** Ağustos’a kadar, tüm
hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik içinde
Batı cephesine kaydırıldı. İstanbul'daki
depolarından silah ve cephane gizlice batıya kaçırıldı. İtilaf Devletleri
tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Ordumuza
taarruz eğitimi yaptırıldı. Bu
hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal'in Başkomutanlığını yaptığı ordumuz,
1922 Ağusos’un 26. günü düşmana şiddetle saldırdı. Bir saat içinde düşman
mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta ise, düşman tamamen çembere alındı.
Düşmanın çoğu, geldiklerine pişman olup yok olurken, bir kısmı da çareyi
kaçmakta buldu. Sağ kalanların çoğu esir alındı. Esirler arasında Yunan
Başkomutanı Trikopis de vardı. Büyük Tarruz’un başarıyla sonuçlanmasının
ardından, düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de ise; Ordumuz büyük bir çoşkulu karşılamayla İzmir’e
girdi. Böylece İzmir düşmanlardan
kurtulduğu gibi, bu güzel yurdumuz da, düşmandan temizlenmiş oldu. Hain, alçak
düşman, yurdumuzdan atılarak, haksız ve kalleş işgaline "DUR"denildi.
Böylece; Atürk’ün önderliğinde; kanımız,
canımız pahasına ve son nefesimize kadar bu toprakları düşmana bırakmıyacağımız
tüm dünyaya gösterilmiş oldu. Elbet ki bu süreç, bir köşe yazısında anlatmağa
çalıştığımız gibi kolay olmadı. Peki; 23 Nisan’ı hazırlayanlara ve 30 Ağustos
Zaferi’ni kazananlara biz gerekli saygıyı gösterdik mi? Bunu vicdanlara sorup,
son sözümüzü Atatürk’ün şu sözüyle bağlamak istiyorum: Atatürk diyor ki: Bütün cihan
bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin başında hiç bir kuvvet yoktur,
hiç bir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız
bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Atam: Ayıp bize vah bize!.. - 10/11/2024 |
Evet ATAM; Ayıp bize, yazık bize. vah bize!.. |
Cumhuriyet ve Atatürk - 30/10/2024 |
“Milleti yine kendi gücü kurtaracaktır” |
Ve öpülesi eller - 29/06/2024 |
Hiç kuşku yok ki, her mesleğin kendine özgü bir değeri var. Yani her meslek önemlidir ve her mesleğin topluma bir hizmeti vardır. |
“ Bütün cihan Bilmelidir ki!” - 26/04/2024 |
Sevgili dostlar; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 104.Yılı’nı kutladık. |
deneme yazısı - 26/04/2024 |
deneme deneme |
Cumhuriyet ve Atatürk - 26/10/2023 |
‘Türkiye Devleti’nin yönetim biçimi Cumhuriyettir’ 29 Ekim’de de bu yasa TBMM’de “Yaşasın Cumhuriyet” alkışlarıyla onaylandı. |
CHP Meclisi terk etti - 14/10/2023 |
Silivri Belediye Meclisi; 2024 Mali yılı bütçesi ve Performans programını içeren tek gündem maddesini görüşmek üzere toplandı. Toplantı; Başkan Volkan Yılmaz ve CHP Grup Başkanı Melih Yıldız arsında yaşanan sözlü gerilim üzerine CHP meclisi terk etti |
Sekiz yıl önce ne demişiz! - 15/03/2023 |
Bu yazı; Mart 2014 tarihinde yapılan seçimle ilgili bir yazı. Yineleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle ki: |
Ve artık “SİLİVRİ SOĞUK!” denmeyecek! - 11/09/2022 |
Silivri Belediye Meclisi’nin Eylül 2022 toplantısında konuşan Başkan Yılmaz, Silivri Cezaevi’nin isminin Marmara Cezaevi olarak değiştirildiğini anlattı. Bundan böyle ,Silivri Cezaevi ima edilerek, “Silivri soğuk” denilemeyecek. |
Devamı |