Halil Erem Yerli
halileremyerli@gmail.com
“ Bütün cihan Bilmelidir ki!”
26/04/2024 Sevgili dostlar; 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 104.Yılı’nı kutladık. Ancak ne acı ki,
eskiden olduğu gibi, pek de gerektiği gibi çok da coşkulu kutlama yapamıyoruz.
Bir devletin kurtuluşunu ve bu kurtuluşun oluşumunu sağlayan, hatta yok edilmek
istenen bir ülkeden, yeni bir devlet oluşturan, O Büyük Komutan ve dahi insan
Mustafa Kemal Atatürk’ü iyi anlamak gerek. Tarihi iyi okuyanlar bilirler ki;
Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması’yla;
ordularımız dağıtılmış, silahlarımız toplatılmış, ülkemiz sözde paylaşılmış,
yurdumuzun önemli bir bölümü, tamamen elimizden alınıyor. Vatanımızda, özgürce
yaşama hakkımıza son verilmek isteniyordu. Yüzyıllardır üzerinde yaşadığımız,
uğrunda can verip, kan döktüğümüz bu topraklarımız, düşmanlara teslim mi,
edilecekti?, Ve de biz bunu, kabul mu edecektik?
***** Türk milletinin böyle bir
yok olmuşluğu kabul etmesi, elbet ki mümkün olamazdı. İşte; 19 Mayıs 1919'da
Atatürk'ün Samsun'a çıkışıyla ve de önderliğiyle buluşan, Anadolu halkı,
Atatürk'ün öncülüğünde Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Amasya Genelgesi, ardından
da; Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. 1919'un 27 Aralık’ında Ankara'ya gelen
Atatürk, 23 Nisan 1920'de de TBMM'yi kurdu. Böylece de, yönetimi halkın iradesi
oluşturdu. Ayrıca da, Kurtuluş Savaşı'nın merkezi de Ankara oluyordu.
***** TBMM meclisi, yaptığı toplantı
ve görüşmelerde, yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. "Misak-ı
Millî” sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü
benimsendi. Ne olursa olsun, düşmanla mücadele kararı alındı. Zor da olsa, güç
de olsa yavaş yavaş oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi. Başarılar ise
bundan sonra gelmeye başladı. Önce; Doğu'da Ermeni çetelerine karşı başarı
kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü
Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar'a büyük bir darbe
indirilmiş oldu. Ancak, yenilgiye doymayan
Yunan ordusu, yeniden saldırıya geçti. Bunun üzerine Mustafa Kemal, şu
meşhur sözü söyledi: "Hattı müdafaa
yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış
toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz " emrini verdi. **** Türk askeri, büyük bir
azim, irade, cesaret ve fedakârlıkla, bu karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül
1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699
Karlofça Antlaşması’ndan beri, ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya
Savaşı, Türk Milleti’nin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir
savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa
Kemal'e "Gazi" unvanı ve
de "Mareşal" rütbesi
verildi. Türk tarihinin dönüm
noktalarından biri olan Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı
tamamen yok etme kararı alındI. **** Ağustos’a kadar, tüm
hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik içinde
Batı cephesine kaydırıldı. İstanbul'daki
depolarından silah ve cephane gizlice batıya kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından
tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Ordumuza taarruz
eğitimi yaptırıldı. Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal'in
Başkomutanlığını yaptığı ordumuz, 1922 Ağusos’un 26. günü düşmana şiddetle
saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta ise,
düşman tamamen çembere alındı. Düşmanın çoğu, geldiklerine pişman olup yok
olurken, bir kısmı da çareyi kaçmakta buldu. Sağ kalanların çoğu esir alındı.
Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis de vardı. Büyük Taarruzun başarıyla
sonuçlanmasının ardından, düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de
ise; Ordumuz büyük bir çoşkulu karşılamayla İzmir’e girdi. Böylece İzmir
düşmanlardan kurtulduğu gibi, bu güzel yurdumuz da, düşmandan temizlenmiş oldu.
Hain, alçak düşman, yurdumuzdan atılarak, haksız ve kalleş işgaline
"DUR"denildi. Böylece;
Atürk’ün önderliğinde; kanımız, canımız pahasına ve son nefesimize kadar bu
toprakları düşmana bırakmıyacağımız tüm dünyaya gösterilmiş oldu. Elbet ki bu
süreç, bir köşe yazısında anlatmağa çalıştığımız gibi kolay olmadı. Peki; 23
Nisan’ı hazırlayanlara ve 30 Ağustos Zaferi’ni kazananlara biz gerekli saygıyı
gösterdik mi? Bunu vicdanlara sorup, son sözümüzü Atatürk’ün şu sözüyle
bağlamak istiyorum: Atatürk diyor ki: Bütün cihan
bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin başında hiç bir kuvvet yoktur,
hiç bir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da milli egemenliktir. Yalnız
bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Cumhuriyet ve Atatürk - 30/10/2024 |
“Milleti yine kendi gücü kurtaracaktır” |
Ve öpülesi eller - 29/06/2024 |
Hiç kuşku yok ki, her mesleğin kendine özgü bir değeri var. Yani her meslek önemlidir ve her mesleğin topluma bir hizmeti vardır. |
deneme yazısı - 26/04/2024 |
deneme deneme |
Cumhuriyet ve Atatürk - 26/10/2023 |
‘Türkiye Devleti’nin yönetim biçimi Cumhuriyettir’ 29 Ekim’de de bu yasa TBMM’de “Yaşasın Cumhuriyet” alkışlarıyla onaylandı. |
CHP Meclisi terk etti - 14/10/2023 |
Silivri Belediye Meclisi; 2024 Mali yılı bütçesi ve Performans programını içeren tek gündem maddesini görüşmek üzere toplandı. Toplantı; Başkan Volkan Yılmaz ve CHP Grup Başkanı Melih Yıldız arsında yaşanan sözlü gerilim üzerine CHP meclisi terk etti |
Sekiz yıl önce ne demişiz! - 15/03/2023 |
Bu yazı; Mart 2014 tarihinde yapılan seçimle ilgili bir yazı. Yineleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle ki: |
Ve artık “SİLİVRİ SOĞUK!” denmeyecek! - 11/09/2022 |
Silivri Belediye Meclisi’nin Eylül 2022 toplantısında konuşan Başkan Yılmaz, Silivri Cezaevi’nin isminin Marmara Cezaevi olarak değiştirildiğini anlattı. Bundan böyle ,Silivri Cezaevi ima edilerek, “Silivri soğuk” denilemeyecek. |
Bir Vicdan Borcumuz da Yok mu? - 02/06/2022 |
Değerli dostlar; Atatürk’ü anlamak için, önce onu çok okumak ve tanımak gerek. Kurtuluş Savaşı öncesini ve sonrasını bilmek gerek. Çektiği sıkıntıları yüreğinde hissetmek gerek |
Cumhuriyet ve Atatürk - 28/10/2021 |
Değerli okurlar; 30 Ekim 1918 Mondaros Mütarekesiyle topraklarımız üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başladı. Hemen 3 gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi. Ardından 6 Kasım 1918’de İngiliz gemisi İzmir limanına girdi. |
Devamı |